‘Hayali’lere sorduk: Karagöz hayal mi olacak?
Osmanlı İmparatorluğu’ndan bugünlere miras kalan Hacivat ve Karagöz, Bursa’nın önemli simgelerinden biri olma özelliğini hala sürdürüyor. Hacivat ve Karagöz, politik mizahın en saf halini içinde barındırıyor. Bir rivayet dahi olsa, ikilinin Orhan Gazi döneminden günümüze kadar gelmesinde, o dönemde kullanmış oldukları politik mizahın çok büyük etkisi var. Günümüzde ise Hacivat ve Karagöz oyunlarının temelindeki politik mizah, içinde bulunduğumuz dönemden ötürü kullanılamıyor. Karagöz’ün varlığını, geleneğin devamlılığını sağlamaya çalışan Karagöz sanatçılarına, yani Hayalilere borçluyuz. Hayaliler, Karagözü bu zamana kadar kendi çabalarıyla getirmeyi başarıyorlar fakat durumun bundan sonra nasıl olacağı herkes için soru işareti.
Haber ve Fotoğraflar: Eda Şahin
Hacivat ve Karagöz’ün nasıl ortaya çıktığına dair pek çok rivayet bulunuyor. Günümüzde ise bu rivayetlerden biri diğerlerine nazaran daha çok öne çıkıyor. Bahsedilen rivayete göre; Hacivat ve Karagöz Bursa’da Orhan Gazi döneminde bir cami inşaatında çalışıyormuş. Orhan Gazi, Yenişehir’i aldıktan sonra kendi adına bir cami yaptırmaya ve yaptırdığı bu camiyi eşine hediye etmeye karar vermiş, bunun için de caminin erken bitmesini emretmiş. Demirci ustası Karagöz ve duvarcı ustası Hacivat, Orhan Caminin yapımında bir şekilde buluşmuşlar. İkili, cami inşaatında birbirlerine sürekli laf atıyor, karşılıklı oyunlar oynuyormuş. Diğer işçiler de gösteriyi izleyip işlerini aksatıyorlarmış. Bu durum padişahın kulağına gitmiş, bunun üzerine padişah Hacivat ve Karagöz’ü yanına çağırmış: “Siz niye çalışmıyorsunuz?” diye sorduğunda ikili, “Biz çalışıyoruz padişahım” cevabını vermiş, “Biz hem çalışıyoruz hem de arkadaşlarımızın çalışması için onları motive ediyoruz.” Padişah verdikleri cevabı beğenmiş ve onlardan bir gösteri yapmalarını istemiş. Böylelikle muhavere yapmaya başlayan ikili, karşılıklı oyun oynamış, oynadıkları oyun ile de Padişahın beğenisini kazanmış. Bir süre daha oyunlarına devam eden ikili, oynadıkları oyunlarda padişahı eleştirmeleri yüzünden idama mahkûm edilmiş.
“Dünya döndükçe Hacivat ve Karagöz bu perdede canlı kalsın”
Padişah, Hacivat ve Karagöz’ün ölümünden kısa bir süre, cami inşaatında çalışan bir adamın, cami yapımındaki taşı alıp camiye koyduğunu ve aynı taşı yine camiden alıp eski yerine koyduğunu görmüş. Bunun üzerine adamı yanına çağıran padişah “Sen ne yapmak istiyorsun, çalışmayacaksan çalışma.” demiş. İşçi de “padişahım biz fakir insanlarız. Ben abdest alamadım onun için abdestsiz bu camiye taş koyamam. Ama evdeki çocuklara ekmek götürmek için bu işe ihtiyacım var.” demiş. Padişah işte o zaman Hacivat ve Karagöz’ün kendisini neden eleştirdiğini anlamış. Kaidelere göre cami yapılmadan önce hamam yaptırmak gerekiyordu. Padişah, eşine hediye etmek istediği için hamamı atlayıp, direkt cami inşaatına başlamıştı. Orhan Gazi, bunun üzerine caminin inşaatının hemen kesilmesini emretmiş ve bir hamam yaptırmaya başlamış. Bu hamam günümüzde, büyük Karagöz ustalarından biri olan Hayali Şinasi Çelikkol’un Karagöz dükkânının bulunduğu Eski Aynalı Çarşı’dır.
Rivayete göre; Orhan Gazi Camisinin yapımında mühendis olan Şeyh Küşteri ve Padişah arasında geçen bir diyalogdan sonra gölge oyunu doğuyor. Padişah Şeyh Küşteri’ye “ben çok büyük bir hata yaptım. Bu kişiler bizim için çok önemli insanlarmış, biz onları öldürdük.” diyor. Şeyh Küşteri de bunun üzerine sarığını çıkarıp perde yapıyor, perdenin arkasına kocaman bir mum yakıyor ve ayaklarındaki çarıkları çıkartıp eline geçiriyor. Ardından başlıyor perdenin arkasından Hacivat ve Karagöz’ü oynatmaya. Padişahın da “Dünya döndükçe Hacivat ve Karagöz bu perde de canlı kalsın” dediği yine rivayette söylenenler arasında. Hacivat ve Karagöz, birçok Karagöz sanatçısının da desteği ile o zamandan günümüze kadar gelmeyi başardı.
Bizler de Karagöz’ün geçmişi ve geleceği hakkında, Bursa Karagöz Evi’nin kurulması için öncü olan Hayali Şinasi Çelikkol ve Karagöz tasvir yapımcısı Hayali Ufuk Durmaz ile konuştuk. 74 yaşındaki Şinasi Çelikkol, UNIMA (Uluslararsı Kukla ve Gölge Oyunları Birliği) Bursa Şubesinin başkanlığını da yürütüyor. Yukarıdaki rivayette geçen hamam günümüzde Eski Aynalı çarşı olarak biliniyor. Çelikkol aynı zamanda bu çarşının içinde Karagöz isimli bir dükkâna da sahip. Burada çeşitli Hayalilerin tasvirlerini sattığı gibi eskiye dair birçok figür de sergileniyor ve satılıyor. Aynı zamanda dükkânın içindeki beyaz perdede 15-20 kişinin izleyebildiği Karagöz gösterileri yapmaya devem ediyor.
“Bunu yapabilmek için aşk lazım”
Günümüzdeki gölge oyunu anlayışı eskiye nazaran çok değişmiş durumda. Daha doğrusu, gölge oyunu yapan birçok insan hala var fakat geleneksel olarak Hacivat ve Karagözü yaşatmaya çalışan çok az insan mevcut. 75 yaşındaki Hayali Şinasi Çelikkol, Hacivat ve Karagöz ile 1950 yıllarında ilkokula giderken tanıştığını söylüyor. Hayali olmanın o kadar kolay olmadığını dile getirdiği gibi günümüzde bu durumun çok yanlış anlaşıldığını da belirtiyor: “Gölge oyunu yapan birçok insan günümüzde de mevcut. Fakat durumun şöyle bir eksisi var ki; bu insanlar Karagözü geleneksel yapmıyorlar, kendi kendilerine uyduruyorlar. Bu iş aslında usta çırak ilişkisine dayalı bir iştir. Yani ustanın yanında bir iki sene çalışacaksın, usta da iki tane daha usta çağıracak ve üç usta seni seyredecekler eğer uygun derlerse o zaman Hayali ünvanını kullanmaya layık olursun. Türk Milletinin bir huyu vardır; her şeyi bilirim der. Fakat işler öyle yürümez.”
Aynı konuyla ilgili olarak tasvir yapımcısı Hayali Ufuk Durmaz şöyle söylüyor: “Benim yardaklarım vardı. Şimdiki gençler gelenekseli ve kültürü bilmiyorlar. Ellerindeki dizüstü bilgisayarı ve cep telefonlarının içindeler. Oradan çıkamadılar. Hacivat ve Karagöz yok olmasın diye biz elimizden geleni yapıyoruz ama nereye kadar.” Durmaz konuyla ilgili bir örnek veriyor: “ Bursa tiyatrosundan bir talebem vardı benim. Sürekli Ufuk abi ben seninle çalışacağım diyordu. Ben de gel yavrum öğreteyim dedim. Üç ay kadar çalıştı ve ben öğrendim bunu deyip Karagöz oynatmaya başladı. İnanır mısın, rezil oldu tabi. Bir insanın Hacivat ve Karagöz ustası olması en az beş yıl gerekli. Şimdiki gençlerin ilk zamanlarda öğrenmek için bir hevesi oluyor ama işin içine girdikleri zaman bu hevesten eser kalmıyor. Bunu yapabilmek için aşk lazım.”
Sanat Evi’nden çıkın ne demek?
Hacivat ve Karagöz’ün miras kaldığı şehir olan Bursa’da, gölge oyununa ne kadar sahip çıkılıyor sorusu gündeme geliyor. Konuyla ilgili Ufuk Durmaz, “İstanbul’da kurslar açılıyor. Bu kurslara üniversite öğrencileri geliyor ve orada tasvir yapımını öğreniyorlar. Bursa’da Karagöz Müzesi’nin üst katında kurs salonu var. Orada okullara kurslar veriliyordu. Fakat artık bu kursları yapamıyoruz çünkü bizim bunu yapabilecek mekânımız yok.” diyor. Bu kursları verdikleri en uygun yerin bir tek Karagöz Müzesi olduğunu aktaran Durmaz, Karagöz Müzesi’nde çalışamamalarının sebebinin, Bursa Büyük Şehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın müzenin kadrosunu değiştirmesi olduğunu söylüyor.
Şinasi Çelikkol ise kuruluşunda ve devamlılığında büyük çabalar verdiği Karagöz Evi’nden çıkarılmaları hakkında şunu söylüyor: “1997 yılında Karagöz Evi’ne girdik ve orada Karagöz ile ilgili çeşitli etkinliklerde bulunduk. 9 sene 2 ay orada durduktan sonra orayı müze yapacaklarını söylediler ve bizi çıkarttılar. Bir yıl sonra sadece gösteriler düzenlemek izniyle girebildik Karagöz Evine. 2019 senesine kadar orada gösteriler yaptık. 2019 yılında dilekçemizi yine verdik ama bu sefer müsaade etmediler. Neymiş, kendi sanatçıları gösteri yapacakmış. Hâlbuki kendi sanatçıları bizim üyemiz, benim çıraklarım. Artık bende uğraşmadım. Neden biliyor musun? Liyakat meselesi, liyakatsiz insanları koyarsan bir şey öğrenmezler.”
Hacivat ve Karagöz geleneksel oyununu yaşatmaya çalışan Karagöz ustalarının çabalarının görmezden gelinmesi, gölge oyununun geleceği hakkında insanları düşündürtmüyor değil. Durmaz, Karagöz Müzesi’ndeki çalışanların sanatı bilmediklerini dile getirdiği gibi kadronun değişmesiyle birlikte müzede oynanan oyunlardaki seyirci sayısının da yüzde doksan düştüğünü belirtiyor. Bu durum Karagöz’ün nüfusunu etkilemekle kalmıyor, onu ayakta tutmak için çabalayan Hayalilere de büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor. Durmaz, Karagöz Müzesi’nde oynanan oyunlardaki seyirci sayısının azalmasıyla ilgili “İşte böyle böyle bu sanat ölüyor. Biz ne kadar mücadele etsek de, kendimizi paralasak da olmuyor.” diyor ve ekliyor: “Bizim bu kültürü yaymamız için medyanın, belediyelerin ve televizyonların bize maddi-manevi yardımcı olması lazım. Bugün Karagöz tasvirlerini yaptığımız bu derinin bir tabakası 450 lira. Bunlar bitince ne yapacağımı bilmiyorum mesela.”
“Politik mizahı, muhabbet ederken kendi aramızda yapıyoruz”
Politik mizahın çıkış noktası olan Hacivat-Karagöz, günümüzde politiklikten arınmış bir halde seyirciyle buluşturuluyor. Eleştirilmekten korkan insanlar yüzünden yasaklanan eleştirel yaklaşım, mizahı da etkilediği için politik mizahı ortaya çıkaran Karagöz’ün de törpülenmesine neden oluyor. Ufuk Durmaz, politik mizahı Karagöz’den bağımsız olarak kendi aralarında yaptıklarını dile getiriyor: “Politik mizahın çıkış noktası Hacivat ve Karagöz’dür. Fakat bu dönemde yapamıyoruz. Eskiden bilirsiniz Gırgır dergileri vardı. Orda bütün siyasiler eleştiriliyordu. Bugün birine laf söylesen bittin gittin. O yüzden o riski alamıyoruz maalesef.” Şinasi Çelikkol ise politik mizahın 10 yıl önce yapılabildiğini fakat günümüzde insanların yapamadığını söylüyor.
Bir sahte Karagözcüler eksikti
Eskiden Bursa’da Karagöz ustaları bütün ilkokulları ve ortaokulları dolanır, çocukları gölge oyunu ile tanıştırırdı. Bahsi geçen tanışma, Karagöz sanatının geleceği için büyük bir adım sayılıyor. Günümüzde bu tanıtımların ne derece olduğunu Ufuk Durmaz’a soruyoruz. Durmaz, sahte Karagözcülerin çoğalması yüzünden öğretmenlerin de artık Karagöz ustalarına güvenmediklerini dile getiriyor ve ekliyor: “ Sahte Karagözcüler okullara gidiyor ve oralarda çok cüzi fiyatlarda karagöz oynatmaya çalışıyorlar. Okulların da paraya ihtiyacı olduğu için daha cüzi fiyattaki karagözcülerle anlaşıyorlar. Ne çocuklar memnun ne de öğretmenler. Mesela biz bir okula gittiğimizde öğretmenler odasına giriyoruz, orada kendimizi tanıtıyoruz. Bazı öğretmenler bu korsancılar yüzünden bize, şöyle bir karagözcü geldi çok kötüydü ben bir daha karagöz seyrettirmem çocuklarıma diyorlar. Oysa ne kadar yanlış ama buradaki suçlu o karagözü oynatanlar ve okullara o karagözü sokanlardır. Kültür bakanlığının somut olmayan kültürel miras taşıyıcılığı vardır. Bu taşıyıcılık Türkiye’de en iyilere verilir. Türkiye’de esas Karagöz ustaları yirmi kişiyi bile geçmez.”
Hacivat ve Karagöz yüzyılları aşıp günümüze gelebildiyse, yüzyılları aşıp geleceğe de ulaşır. Fakat bu aşamada sanatın gelenekten ayrılmaması çok büyük önem teşkil ediyor. Bu bağlamda devlet, Karagöz geleneğini korumaya çalışan Hayaliler ile ortaklaşa hareket etmeli. Keza belediyelerin de politik mizahın Karagözden ayrılmaması için elinden geleni yapması gerekiyor. Yukarıda Karagöz ve Hacivat’ın en bilinen rivayetine değinmiştik. Eğer Karagöz ve Hacivat bu dönemde yaşıyor olsaydı politik mizahı kullanabilirler miydi? Evet, bence çok iyi bir şekilde kullanabilirlerdi. Belki sonları bu sefer idam değil de demir parmaklıklar olurdu. Onlar da acaba yanlış dönemde yaşadıklarını düşünüyorlar mıdır? Aslında bu sorunun cevabının pek bir önemi yok; çünkü onlar canlı olmasa bile beyaz perdelerin ışığında hala yaşıyor.