İstanbul’un unutulan renkleri
Semt takımları spor kulübü olmanın ötesinde semtlerinin hafızasını barındıran, kimliklerini tamamlayan yapılar. Onlar endüstriyelleşen futbol düzeninde amatör ruhun son temsilcileri olarak ayakta kalma mücadelesi veriyor.
Haber: Ögeday Çakır, Enver Eyaz
Fotoğraflar: Enes Ünal
Ülkemizde köklü tarihe sahip birçok semt takımı var. Bu takımlar bazı dönemlerde büyük başarılara ulaşarak dikkat çekse de günümüzde sürekli bir başarı sergilemekten uzaklar. Futbol henüz büyük bir endüstri haline gelmemişken kurulan bu kulüpler, belirli nedenlerden dolayı küme düşmüş, sonrasında da üst liglere çıkmayı başaramamış. Milli takıma ve üç büyüklere birçok oyuncu yetiştirmelerine rağmen kulübü finanse edebilecek geniş taraftar kitlelerine sahip
değiller.
Bu kulüplerin başarıyı yakalayamamalarının arkasında ekonomik, idari ve siyasi birçok neden var. Altı farklı kulübün yetkilileriyle yaptığımız söyleşiler ve bu konudaki araştırmamız İstanbul’un köklü kulüplerinin önlerinde zorlu engeller olduğunu gösteriyor. Kulüplerin bu
engelleri aşmak için çaba harcadıkları ortada, ancak bu çabalar her zaman yeterli olmuyor. Verilen mücadelenin ötesinde semt sakinlerinin ve federasyonun da desteği gerekiyor.
Sportif başarıya ulaşmak için gerekli olan ekonomik kaynakların kulüp yönetimleri tarafından karşılanması mümkün değil. Görüştüğümüz isimler, Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) kulüplere yardım etmesi gerektiğinin altını çiziyor. Alt ligler bu şekilde yönetilmeye devam ederse İstanbul’un köklü kulüplerini üst liglerde görmemiz mümkün olmayacak. Sporseverlerin çevrelerini bilinçlendirmeleri, semtlerinin takımlarına sahip çıkmaları gerekiyor. Bütün bunları ilk ağızdan dinlemek istedik, İstanbul’un köklü kulüplerinden Kartalspor, Maltepespor, Pendikspor, Vefa, Fatih Karagümrük ve Feriköy Spor Kulübü’nün ileri gelen isimleriyle takımların şu anki durumlarını ve yaşadıkları sorunları konuştuk.
“VEFA” İstanbul’da yalnızca bir semt adı
İkinci Meşrutiyet’in 1908’de ilanından hemen sonra Vefa semtinde Zeki Baban tarafından ‘Vefa Mürbi-i Beden’, Vefa İdadisi’nde de Saim Turgut Aktansel Bey tarafından kurulan ‘Vefa’, Fatih’te de Mebuszade Hamid, Tevfik Kut ve Kemal Şirvan Beyler tarafından kurulan ‘Mukavvi-i Beden’ adlı üç kulüp ortaya çıkmıştı. Ayrıca Edirnekapı yöresinde de Sudi Cavit, Dokuz Hayri Rasim ve Arif Beyler tarafından kurulan ‘Edirnekapı Futbol Kulübü’ vardı. Bu kulüpleri kuranların tümü Vefa İdadisi öğrencisiydiler. Saim Turgut Bey’in aracılığıyla bu kulüpler birleşip ‘Vefa Terbiye-i Bedeniyye Kulübü’nü, yani günümüzün Vefa Spor Kulübü’nü oluşturdular. Yeşil-Beyaz renkler altında kurulan kulüp kısa zamanda büyük varlık göstererek İstanbul’un belli başlı kulüplerinden biri haline geldi.
1946-47 sezonunda aynı puana sahip olduğu Fenerbahçe’ye karşı şampiyonluğu averajla kaybederek ligi 2. sırada bitirdi. 1952 yılında profesyonel futbola geçiş yapılarak yalnız İstanbul şehri takımlarının yer aldığı ‘İstanbul Profesyonel Ligi’ kuruldu. 1959 yılında ‘Milli Lig’ kurulana kadar bu ligde yer alan Vefa, ligin ilk yıllarında istikrarlı bir şekilde ilk 4 sırada yer almayı başarsa da son dönemde ligi orta ve alt sıralarda bitirdi. 1965-1973 arasında ligin alt sıralarında yer alan kulüp, 1973-74 sezonunda küme düştü ve 2. Lig‘de mücadele etmeye başladı. Özellikle 1970’lerde İstanbul nüfusunun çoğunluğu üç büyükler olarak anılan Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş‘ı tercih ettiğinden düşüşe geçtiler, büyük kent takımlarıyla baş edemez oldular. Vefa Spor bugünlerde Süper Amatör Lig’de mücadele ediyor. Kulübün şu an ne durumda olduğunu kulüp müdürü Murat Köse’ye sorduk.
Sizce kulübün ekonomik kaynakları yeterli mi?
Ne yazık ki yeterli değil. Tek ekonomik kaynağımız başkanımız. Hiçbir belediyeden veya kuruluştan destek alamıyoruz. Sadece ara sıra Vefa Lisesi öğrencileri destek veriyor.
Stat ve tesislerle ilgili bir gelişme var mı?
Kulübümüze ait bir stadımız yok. Futbol kampını da başka kulüplerin tesislerinde gerçekleştiriyoruz. Herhangi bir sıkıntı yaşamıyoruz ama böyle köklü bir kulüp için bu böyle olmamalı.
Taraftarın desteği yeterli mi?
Taraftarlarımız genel olarak yaşlı insanlardan oluşuyor. Maçlarda çok kalabalık bir grubun desteğini alamıyoruz. Zaman zaman Vefa Lisesi’nin gençlerinden destek bekliyoruz ama onların da dersleri çok ağır bu yüzden bir şey diyemiyoruz.
Rezidansların içindeki son mahalle: Feriköy
919’da Feriköy İclaliye Kulübü, 1923 yılında Feriköy İdman Yurdu, 1927’de Feriköy Duatepe İdman Yurdu adlarıyla üç kez kurulan Kırmızı-Beyaz renkli takım, kısa zamanda gördüğü ilginin etkisiyle ‘Feriköy’ ismini aldı. 1954 yılında amatör liglere katılan Feriköy, 1956 yazında İstanbul İkinci Profesyonel Ligi’nde şampiyon oldu. 1959-1968 arasında Türkiye Birinci Ligi’nde devamlı yer alan Feriköy 1968’de İkinci Lig’e, 1973’te Üçüncü Lig’e ve 1975’te Amatör’e Lige düştü. Kırmızı-beyazlı kulüp A Takım hocası Şaban Acar yönetiminde 2015-2016 sezonunda U-19 takımıyla önce İstanbul, daha sonra Türkiye şampiyonu oldu. 2016-2017 sezonunda grubunu ikinci sırada bitirerek Play-off grubuna kalan Şişli kulübü, grubu ikinci sırada tamamlamış ve 2017-2018 sezonunda beş yıl aradan sonra Bölgesel Amatör Ligi’ne (BAL) yükselmiştir. Feriköy Spor Kulüp Müdürü Mahir Kılıç ile başta takım ve lig statüsü olmak üzere birçok konuyu konuştuk.
Sizce kulübün ekonomik kaynakları yeterli mi?
Başkanımız kendi imkânlarıyla kulübü bir yerlere getirmeye çalışıyor. Sponsorluk kabul etmiyor. 5 lira para veren kişi kendini kulübün sahibi zannediyor. Biz de ‘Feriköy kimsenin malı değildir’diyoruz. Belediye ve devlet desteğiyle yolumuza devam etmeye çalışıyoruz. Biz yüzyıllık bir çınarız. Menfaat çıkar gözetmediğimiz için böyle şeylere sıcak bakmıyoruz.
Kulübünüzün alt yapısı yeterli mi?
Feriköyspor, 1950’li yıllarda gazetelere manşet oldu. Tüm spor ve yerel basına ‘Beş Galatasaraylı, Beş Fenerbahçeli, Bir Feriköylü’ ibaresiyle başlık attırdı. Milli takıma seçilen İsmet Yurtsü vardır, 2-0’lık Romanya maçında iki golü de İsmet attı. Bu da bizim tarihimizde gurur kaynaklarımızdan bir tanesidir. Altyapıdan yetişmedir. Şu anda da Feriköyspor aynı ilkeler çerçevesinde, gençlerimizi ayakta tutabilmek, uyuşturucu kullanmalarını engelleyebilmek için çabalamaktadır. Futbol okulumuz var. Miniklerden U19’a kadar 600’den fazla öğrencimiz var. Yeteneği olsun veya olmasın önemli değil. Önemli olan bu çocukların spor ahlakı edinmesi. Odamda duvara FIFA Fair Play ilkelerini yazdım ki odama gelen arkadaşlar anlasın sporun nasıl bir şey olduğunu.
BAL hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Spor Toto destekleyici olacağını
beyan etti. Üçüncü lig statüsüne alınacak, bahis programına alınarak kulüplere gelir temin edileceği söylendi. Ancak çok komik rakamlarda destek sağlanmaya çalışıldı. Bir deplasmanın masrafını bile karşılamıyor bu rakamlar.
Dünüm, yarınım, bugünüm: Saldır Karagümrük’üm
Fatih Karagümrük, 1926 yılının ilkbaharında Muhtar Bey ve arkadaşlarının gayretleri ile Acıçeşme ve Karagümrük Gençleri takımlarının birleşmesiyle, ‘Karagümrük İdman Yurdu’ adıyla kuruldu. Takımın forma renkleri Karagümrük tulumbacılarının o dönemdeki başarılarına bir atıf olarak kırmızı alevi, siyah ise, dumanı temsil edecek şekilde seçildi.
1932–1933 yıllarında Cumhuriyet Kupası maçlarında tüm rakiplerini yenerek bu kupayı müzesine götürdü. Ayrıca, bu dönemde Halk Fırkası Kupası’nı da kazandı. Karagümrük Spor Kulübü 1932 yılında kendi sahasında zamanın kuvvetli takımı Selanik Karması ile oynadığı maçı 3-2 kazanarak ‘Üç Büyük’lerden sonra Türkiye’ye yabancı bir kupa getiren ilk kulüp oldu.
O yıllarda kadrosunda Baba Hakkı, Necdet Gezen, Asaf Ayçıl, Dr. Mustafa Çakar, Albay Rıza Erseven ve Musa Sezer gibi zamanının değerli futbolcuları vardı.14 Temmuz 1946’da faaliyetlerine ‘Karagümrük Gençlik Kulübü’ adıyla tekrar başlayan Kırmızı-Siyahlılar 1946-1947 sezonunda liglere beşinci kümeden başlayarak art arda her yıl şampiyon olarak İkinci Lig’e çıktı. 1956-1957 İkinci Lig şampiyonu olarak Birinci Lig’e katılmış ve burada beş sezon mücadele etti. Karagümrük şu anda Türkiye İkinci Ligi’nde mücadele veriyor. Karagümrük’ü ve tribün kültürünü Amigo Ercan Sancar ile konuştuk.
Sizce kulübün ekonomik kaynakları yeterli mi?
Orta seviyede diyelim. Hiçbir yerden destek almıyoruz. Destek veren de yok zaten. Kendi yağımızda kavruluyoruz. Semt takımı olup üst liglerde kalmak zor. Ne yazık ki imkânsızlıklar var.
Kulüp tesisleri için bir planlama var mı?
Cumhurbaşkanına kadar çıkıp tesis istedik. Sporcular burada yatıp kalkıyorlar. Taraftarla iç içeler. Bu normal bir olay değil. Belediye’den destek yok, su bile vermiyorlar. Kulübün imkânları da yeni bir tesis kurmak için yeterli değil.
Tribün ne durumda?
Sekiz yıldır tribünün başındayım. Doğma büyüme Karagümrüklüyüz zaten. Tribünün sorumlusu falan yok herkes kendinden sorumludur. Abi kardeşlik var bizde aile ortamı gibi. Herkes birbirini tanır saygı duyar. Büyük küçük farketmez. Gençlerimize örnek olmaya çabalar onlardan da bir şeyler öğrenmeye çalışırız. Semt halkı maçlara yeterli ilgiyi gösteriyor. Lokalimize ve derneğimize de sık sık uğruyorlar.
Cumhuriyet’le doğdu bu renkler: Maltepespor
Kulüp Maltepe Gençler Birliği adı altında 1923 yılında kuruldu. 1949 yılına kadar bu isimle mücadele eden Maltepespor bu tarihte Maltepe Gençlikspor adını aldı. Güneşspor ve Ağaspor takımlarının Maltepespor adı altında birleşmesiyle bugünlere gelen kulüp, 2008-2009 sezonu sonunda Üçüncü Lige, 2009-2010 sezonu sonunda da Amatör lige düştü. Yeşil, beyaz, kırmızı renklere sahip kulüp maçlarını 5 bin kişilik Maltepe Hasan Polat Stadyumu’nda oynuyor. Kulübün basın sözcüsü Nevzat Eren ile Beşçeşmeler’de takımın durumu hakkında röportaj yaptık.
Öncelikle ligdeki durumunuzdan memnun musunuz?
Memnun değiliz, geçen sene küme düştük. En az üç yıl ile başlayıp beş ya da yedi yıl ile lig yükselmek için planlama yapılabilir ancak biz kulübün geçmişte edindiği problemleri çözmeye yoğunlaştık.
Sizce kulübün ekonomik kaynakları yeterli mi?
Maltepe sahilde sahip olduğumuz tesisler var. Kira geliri elde ediyoruz. Belediye bu dönem ciddi yardımlarda bulunuyor. Bu sene kombine kart sistemiyle mahallemizden de destek almaya başladık. Ligdeki borcu olmayan nadir kulüplerdeniz diyebilirim.
‘ALTYAPI İHANETİ’
Kulübünüz alt yapısı yeterli mi?
Önceki yönetimde alt yapı kiraya verilmiş başka bir kuruma fakat bu ay içinde altyapımızı geri alacağız ve Maltepe gençliğini eğiteceğiz. Altyapının kiralanması Maltepe gençliğine ihanettir.
BAL hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Üçüncü Lig formatı ile aynısı olmalı. Play-off sistemi gerekli. Dört takımın çıkma şansı var. Fakat Bölgesel Amatör Lig’de ikinci yahut üçüncüyken bile küme düşebiliyorsunuz. Birçok kulüp bu yüzden çıkamıyor. Semt takımlarını, iş adamları rant sağlamak için ele geçiriyor. Maltepespor’da bu amaçla çok kez kullanıldı. Kulübün yükselmesini de istemediler. Çünkü lig yükselirse ilgi artar, başkanlığı kaybederler. Semt takımlarının ismi iş hayatında çıkar elde etmek için kullanılıyor. Kulüp adına yerleri kiralayıp sonradan kendi üzerlerine alıyorlar. İnsanlar kendi semt takımlarına sahip çıkmazsa böyle olmaya devam edecek.
Stat ve tesislerle ilgili bir gelişme var mı?
Tesislerimizi geliştirmemize Büyükşehir Belediyesi engel oluyor. 1923 senesinde kurulan kulübümüzün şu anda bir tesisi yok. Stadımız ligden düşmeden önce çürük raporu verilerek yıkılmaya çalışıldı. Altı maç kendi stadımızda oynayamadık. Bu yüzden ligden düştük.
Sponsorluk bulmakta zorlanıyor musunuz?
Ligimizde sponsorluk bulmak hayli zor. Federasyon ligde lobi kurmaya izin veriyor. Maltepespor lobisi olmayan gruptadır. Federasyonun ciddi adaletsizlikleri var. Statta çalınan Dombra ile 10. Yıl Marşı’nın hakemler üzerinde farklı etkileri oluyor.
Taraftarın desteği yeterli mi?
Manevi destekleri yeterli fakat eskiden esnaf kepenk kapayıp maça gelirdi. Şimdi kimse ilgi göstermiyor. Gençlerimizde de böyle bir kültür yok ne yazık ki.
Semt sevdası: Pendikspor
Tarihçesi 1927’ye kadar uzanan kulübün 1950 öncesinde ‘Pendik Gençlerbirliği’ adıyla Fenerbahçe, Beşiktaş gibi takımları mağlup etti. 1983-1984 sezonunda Üçüncü Lig’in kurulmasıyla profesyonel statü kazanan kulüp 1998 yılına kadar Üçüncü Lig’de yer aldı. 2013-2014 sezonu itibariyle Spor Toto İkinci Lig Beyaz grupta mücadele eden Pendikspor’un sorunlarını tribünün sevilen simalarından Berk Sancak’a sorduk.
Ligdeki durumunuz nasıl?
İlk döneme göre ikinci dönem daha iyi. İlk dönem çok kötüydü ama şuan toparlanmış durumdayız. Teknik direktör değişti. Artık deplasmanlarda gol atabiliyoruz, puan alabiliyoruz. İlk dönem kendi sahamızda bile birçok maçta yenilmiştik.
‘PENDİKSPOR BİR SEVDADIR’
Pendikspor’u ne zamandan beri destekliyorsunuz?
Küçüklüğümden beri destekliyorum. Pendikspor bizim için bir sevdadır. Semt sevdası. Semtimizde olsun, deplasmanda olsun hep onun yanındayız. Bundan sonra da hep yanında olacağız.
Kulüp yönetiminden memnun musunuz?
Başkanımızı seviyoruz. Deplasmanda ve burada bizi maddi, manevi destekliyorlar. Yol paramızı, yemek paramızı karşılıyorlar. Maçlara ücretsiz giriyoruz. Ekonomik ve sportif yönetimlerinden de memnunuz. Doğru transferler yapıyorlar. Gerekli projeleri düzenliyorlar. İnşallah seneye stat değişecek. Burası çok küçük sığamıyoruz. Kapasite arttırılacak. Eyüpspor ile kardeş takım olduğumuz için seneye maçları onların sahasında oynayacağız.
Kadronuz yeterli mi? Altyapıdan oyuncu yetiştiriliyor mu?
Ne yazık ki yeterli değil. Ara sıra genç oyuncular çıkıyor. Mesela Taha Tunç var. Fakat genellikle başka kulüplerden transfer yapıyoruz. Şu sıralar bir forvete ihtiyacımız var.
Peki tribün ne durumda?
Hepimiz birbirimizi tanıyoruz. Çok kalabalık değiliz ama sevdamız ortak. Zaman zaman başka tribünlerle sıkıntılar yaşayabiliyoruz. Örneğin Karagümrük ve Karşıyaka maçlarında çok fazla olay çıkıyor.
Futbolcu fabrikası Kartalspor
1964 yılına kadar faaliyetlerini gayri federe olarak sürdüren Kartal Gençlik Kulübü, 22 Şubat 1965 günü Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’nce tescil edilerek federe olarak İstanbul İkinci Amatör Küme’de mücadele etmeye başladı. 1984-1985 sezonunda kurulan Türkiye Üçüncü Ligi’nde profesyonel olarak boy gösteren kulüp, 1987-1988 sezonunun şampiyonu olarak Türkiye İkinci Ligi’ne yükseldi. En büyük başarısını ise 2006-2007 Sezonu’nda ikinci olarak TFF Birinci Lig’e çıkarak yakaladı. Kartalspor’un durumunu takımın sportif direktörü Tolga Bal ve yardımcı antrenör Vefik Yıldırım’a sorduk.
Öncelikle ligdeki durumunuzdan memnun musunuz?
Futbol bir hava işi, biz takım olarak bu sene bu havaya giremedik. Bu yüzden ligde alt sıralarda kaldık ama en kısa zamanda ligden yükseleceğiz. Zamanında yüksek başarılar elde etmiş fakat eski konumunda kalamamış bir kulübüz. Bu durumdan sıyrılmaya çalışıyoruz. Hazmedemiyoruz. Ama bu noktadayız. Tekrar yukarı çıkmak için mücadele veriyoruz. Futbol bu, kâğıtta yazıldığı gibi olmuyor. Biz gider başkası gelir ama bu takım mutlaka yukarılara çıkacak. Bu başarıya ulaşılacak. Altın çamura da bulansa altındır. Bu atasözünü yaşatmak istiyoruz. O çamuru temizleyip altın Kartalspor olarak o eski havasına, değerine kavuşturmaya çalışıyoruz.
Sizce kulübün ekonomik kaynakları yeterli mi?
Bizim bildiğimiz Kartal Belediyesi yeterli yardımı yapıyor. Ancak kaynaklar yerine ulaşıyor mu derseniz bence ulaşmadığı için kulüp bu halde. Mesela yanlış transferler ve yanlış yönetim ekonomik sıkıntılara sebep oluyor. Sportif başarının yanında mali disiplin de önemli. İkisi birbirini dengeler.
Çok fazla yönetim değişikliği yaşadınız. Bu süreç hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bundan iki sene önce başkanlık seçimi oldu. Kongre kararı vardı. Aday çıkmıyordu, kayyum atanmasın diye zorunlu adaylıklar oldu. Yönetim değişti. Son bir buçuk iki yıldır aynı yönetimle devam ediyoruz. Bir şeyler yapmaya çalışıyorlar fakat bir binanın sağlam olabilmesi için temelinin sağlam olabilmesi gerekir. Üzerini ne kadar da düzeltmeye çalışsan, restore etmeye çalışsan dışarıdan güzel görünür. Ama bir süre sonra bina çöker. Bu yüzden iki yıldır temeli sağlamlaştırmaya çalışıyorlar.
Kulübünüzün alt yapısı yeterli mi?
Ülkenin en önemli alt yapılarından birine sahibiz. Kartalspor altyapısıyla tanınan bir kulüp. Milli takıma futbolcu çıkarmıştır. Kaleci Volkan’dan Servet’e, Servet’ten Egemen’e. Süper ligde çok futbolcu var bizim altyapımızdan çıkan. Kartal ilçesi bir futbolcu fabrikasıdır. Ben beden eğitimi öğretmeniyim. 21 yıldır buradayım. 21 yıl önce Bursa’daydım. Orada yaşıyor ve orada top oynuyordum. Spor hayatımı ve üniversite hayatımı geçiriyordum. Orada bile Kartalspor’un Türkiye çapında altyapısı iyi bir kulüp olduğunu biliyordum.
Sponsor bulmakta zorluk çekiyor musunuz?
Kartalspor bu konuda zorluk çekmez. Mesela ben buraya ilk imza attığım zaman heyecandan üç gün uyuyamadım. Kartal köklü bir kulüp. Sponsor bulmak kolay o yüzden. Hiç ekmek bulamayan, yemek yiyemeyen futbolcular da var bazı takımlarda. Bizim her şeyimiz karşılanıyor. Süper Amatör Lig’e (SAL) düşse bile Kartal’da sıkıntı olmaz.
Kartal Stadı’nın son durumu nedir?
Başkanımız gerekli açıklamayı yaptı. Mevcut yönetim veya belediye başkanıyla alakalı bir durum değil. Büyükşehir eskiden burayı projelendirmiş. Stadın başka yere taşınmasına karar vermiş. Bu sürece denk geldi. Adliyenin yanında 30 bin metre karelik bir arazi alınmış. Başkanımız orayla ilgileniyor. Çizimler yapılıyor şu anda. Oraya daha büyük bir futbol sahası ve antrenman sahası yapılacak. Eski stat yıkılıyor. Yerine park veya meydan gibi projeler var.
‘FUTBOLCUYU TAKIMDA TUTAMIYORUZ ’
BAL hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Bizim grupta şampiyonluğa oynayan her takım 2-3 milyon lira para harcıyor. Sıradan bir takım da bir milyona yakın para harcıyor. Bu paralar harcanıyor ama yalnızca bir takım çıkıyor. Ligin boyu çok kısa. 24 maç yapıyorsun sadece. 2-3 maç kaybettiğin zaman şampiyonluk ihtimalin kalmıyor. Hatta düşebiliyorsun bile. Futbolcular takımdan kaçmaya çalışıyor, tutamıyorsun. Çünkü ligin resmiyeti yok. Futbolcu devre arası gidiyor evinde yatıyor bir daha gelmiyor. Bir yaptırımın olmuyor. Statü değişmeli. Grup sayısı azaltılıp, takım sayısı arttırıp, 1-2’nin çıkıp 3’ün play-off oynaması daha mantıklı geliyor bana. Federasyonla hiçbir bağlantısı yok ligin. Mütevazı bir takım kursan başarı elde edemezsin. Güçlü olmayanlar eziliyor yani. Bazı takımlar maçlara bile gitmiyor. Ligden çekiliyor. Havayı kaybediyor. Çoğu takım bunu yapıyor. Kampta bile kalmayan takımlar var. Günübirlik maça gidiyor geliyor. Futbolcuya para verdiğin halde bile yalvarmaya başlıyorsun artık.