Türkiye’deki ilk Alerji Kreşi: Mevhibe İnönü Çocuk Gelişim Merkezi
Alerjik çocuklar için açılan ‘Mevhibe İnönü Çocuk Gelişim Merkezi’ 2018 senesinden beri Yakacık’ta hizmet veriyor. Merkezin Türkiye’deki ilk alerji kreşi olduğunu belirten Kartal Belediyesi Kreşler Müdürü Enif Yavuz, “Kreşlerimizde alerjisi olan çocuklar olduğunu, bu çocukların zorlandığını ve durumun tehlike arz ettiğini gördük” dedi.
Haber: Rengin Temoçin
Mevhibe İnönü Çocuk Gelişim Merkezi adıyla açılan kreşte her şey alerji hastalığı olan çocuklar için özel olarak tasarlandı. Çocuklar kreşin bahçesinde organik tarım yaparak kendi ürettikleri sebzeleri de tüketebiliyorlar. Beslenmeden, kreşte kullanılan malzemelere kadar alerjik çocuklar için tasarlanan kreşte, acil durumlar için eğitimli sağlık personeli de bulunuyor. Kartal Belediyesi Kreşler Müdürü Enif Yavuz merkezle ilgili sorularımızı yanıtladı.
Kreşin açılma sürecini anlatır mısınız?
Kreşimiz 19 Mayıs 2018 tarihinde açıldı. Kartal Belediyesi’ne ait şuanda 15 tane kreş var ve bine yakın öğrencimiz var. Biz hem kadınların çalışabilmesi hem sosyal hayata katılabilmesi hem de kadın istihdamının desteklenmesi için 2009 yılında kreş projesine başladık. Türkiye’de en çok kreşi ve öğrencisi olan belediye Kartal Belediyesi. Biz kreşleri açmaya başladık ve çok ciddi bir ihtiyaç olduğunu gördük. Sosyal hayat değişti insanlar artık anneleriyle, anneanneleriyle, dedeleriyle kalabalık aile olarak yaşamıyor. O yüzden çocuklara bakacak kimse yok. Özellikle 3-6 yaş bizim alanımız ciddi bir sorun olduğunu tespit ettik, peş peşe kreşler açmaya başladık.13 kreş açtıktan sonra kreşlerimizde alerjisi olan çocuklar olduğunu bu çocukların çok ciddi olarak zorlandığını ve bu durumun onlar için tehlike arz ettiğini gördük. O zamanki belediye başkanımız Op. Dr. Altınok Öz’e gittik bu konuda ne yapmamız gerektiğini, nasıl bir yol izlememiz gerektiğini sorduk. Ben Türkiye’de bu konuyla ilgilenen sivil toplum kuruluşlarını araştırdım. Karşıma ‘Alerji ile Yaşam Derneği’ çıktı. Birçok dernekle bağlantı kurdum fakat dernek başkanı Özlem Ceylan bu konuyla çok ilgilendi. Beraber nasıl ilerleyebileceğimizi bu işin nasıl yapılabileceğini ve dünyadaki örnekleri araştırdık. Dünyada çok örneğini bulamadık. Alerji konusunda çok ciddi bir sorun var fakat Almanya, İsviçre gibi eğitim konusunda çocuk eşitliğinden yana ülkelerde bile kaynaştırma öğrencisi olarak alıyorlar alerjili çocukları. Türkiye’de hiçbir okulda otoimmün enjektör yok fakat alerjik çocuklar var. Benim kendi çocuğum da alerjik bir çocuk hem besin alerjisi hem alerjik bronşiti var. Bendeki yansıması kendi çocuğumdan da oldu. Bu işi araştırdık ve formüle ettik, matematiğini oluşturduk. Binanın inşaatı başladı, iç tasarımın neler olması gerektiğiyle ilgili bize Cerrahpaşa Çocuk Alerji Anabilim Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş destek verdi. İşin danışmanlık kısmını dernek yürüttü, tüm masrafları da belediye olarak biz karşıladık. Kreşin açılış hikayesi aslında böyle.
Kreşe genellikle hangi alerjik hastalığı olan çocuklar geliyor?
Besin alerjisi olan çok öğrencimiz var ama tabii ki astım, alerjik bronşit gibi solunum yolu alerjileri de var. Bizim solunum yolları alerjileri yıllardır kulak aşinalığı olduğumuz bildiğimiz alerjiler ama besin alerjisi aslında çok bilmediğimiz bir alan ve çok yaygın. Bu alerji çeşidi ileride de çok yaygınlaşacak ama besin alerjisinden haberdar değiliz. Bizim öğrencilerimiz için de anafilaktik şok deniliyor, çocuklar bir anda alerji sebebiyle çok ciddi bir şoka giriyorlar ve ölümcül sonucu var, kurtarılması çok zor. Kurtarmanın tek yöntemi otoimmün enjektör dediğimiz bir adrenalin iğnesi var ve o iğnenin çocuğa o anda yapılması gerekiyor. Zaten bu alerji için adrenalin ya da kortizon yapılıyor. Bu kreşin başında da bir hemşire var ve o hemşire bütün eğitim süresince orada kalıyor, bu enjektörü yapmaya yetkili kişi olarak aynı zamanda. Biz şöyle yapıyoruz; gıdalarda kreşe dana eti girmiyor. Alerji öyle ilginç bir şey ki, bir çocuğun dana eti alerjisi varsa, bir çocuk dana eti yerken onun kuzu eti yemesi mümkün
değil. Çünkü bunun için tek tek ayrı yemek pişmesi, onun diğerinin yemeğinden yemeyeceğini emin olunması lojistik olarak da mümkün değil. Biz ortak paydayı bulduk. Her sene oluşan öğrencilerimizle diyoruz onun dana etine alerjisi varsa demek ki bu kreşte dana eti değil kuzu eti pişecek. Birinin süte alerjisi diğerinin yumurtaya alerjisi var, o kreşte süt ve yumurta yok. Bütün ürünler farklı tariflerle yapılıyor, bu tarifleri de aslında veliler oluşturdular. Bu dernek de bu konuda bir kitap çıkardı alerji dostu besinler diye. Kendi aşçımız var, besinler bu şekilde hazırlanıyor.
Velilerden özellikle dana eti isteyen veya “Benim çocuğumun süt içmesi gerekiyor” şeklinde itirazlar geliyor mu?
Bu kreşteki bütün aileler mağdur aileler. Bu kreşteki ailelerin ekonomik gelirleri birbirlerinden çok farklı olmalarına rağmen (durumu iyi olan aileler de var çok kötü olan aileler de var) bu aileler kendilerine okul bulamamışlar, hiçbir okula çocuklarını emanet ederken güvenmemişler. Yangın için yangın tüpü varsa bu çocuklar için de otoimmün enjektör olması gerekiyor, bir çocuğun hayatını kurtarmak için ama yok hiçbir okulda. Yangın tüpü ne kadar elzem ise çocukların olduğu okullarda enjektör de o kadar elzem.
Kullandığınız oyuncak ve materyallerin diğer kreşlerde kullanılanlar ile arasındaki fark nedir?
Kreşin bütün masası, sandalyesi, dolabı her şeyi özel tasarlandı. Hepsi fabrikada özel üretildi, hiçbirinde boya yok, cila yok ve ham ahşap. Hatta dolaplarda kulp bile yok plastik olmasın diye. Özel tasarım ile delik yapıldı, elinizi sokup dolapları açıyorsunuz o kadar detaylı düşünüldü. Yerlerin parkesi, duvarların boyası antialerjik boya, içeride sürekli nem ölçümü yapan nem cihazı var, havalandırması hepa filtreli içeriye tamamen filtreden geçmiş temiz hava veriyoruz, içeride dolaşan hava bile kontrollü bir hava. Oyuncaklar da ahşap oyuncaklar seçtik. Çocukların gelişimine ve yaş grubuna uygun oyuncaklar seçtik. Sınıflarda halı kullanılmıyor, halı yerine özel tüysüz anti alerjen bir halı var. Astım ataklarına karşı nebulizatör mevcut. Atopik dermatit bu cilt alerjileriyle alakalı bütün kremler orda müdahale edilecek şeylerimiz mevcut. Kreş temizlik malzemeleri mesela bütün bu alerjili çocuğu olan annelerin hatta bütün annelerin dikkat etmesi gereken evde kullanılan ürünler. Çünkü çamaşır makinesinde kullandığınız deterjan da çocuğa alerji yapıyor olabilir, yerleri sildiğiniz deterjan da yapıyor olabilir. Biz tamamen Turmepa kullanıyoruz, Deniz Temiz Derneği’nin ürettiği ürünler. Onlar tamamen anti alerjen ve doğada çözülebiliyor.
Alerji kreşlerinin sayısını arttırmak veya alerji hastalığının farkındalığı için yaptığınız proje var mı?
Alerji ile alakalı çok proje yapıyoruz, bilinçlendirme projeleri yapıyoruz. Yeni bir alerji kreşi açmayı büyütmeyi tabii ki düşünüyoruz ama biz bu projeyi pilot proje olarak yaptık. Böyle bir şeyin yapılabilirliğini biz gösterelim ondan sonra da yaygınlaşsın. Diğer belediyeler de bunu yapsın, bakanlık da böyle bir şey yapsın okulların içinde böyle bir alan olabileceği ve biraz örnek olması amacıyla yaptık. Biz bu ailelere psikolojik destek de sağlıyoruz gönüllü psikologlarımızla beraber. Aslında çok beraber yaptığımız projeler var.
Kreşinizde kaç eğitmen, kaç sağlıkçı ve kaç öğrenci var?
İki sınıflık bir kreş burası. İki uzman öğretmenimiz ve iki yardımcı öğretmenimiz var. Kreşimizin başında kreş sorumlusu olarak görev yapan arkadaşımız hemşire. Bir temizlik görevlimiz, bir aşçımız, bir aşçı yardımcımız ve bir de güvenlik personelimiz var.
Kreşinizin bahçesinde yetiştirdiğiniz bitkilerden bahseder misiniz?
Kreşin bahçesine ekilen tüm bitkiler çocuklara alerji yapmayacak bitki türlerinden seçildi bu konunun uzmanları tarafından ve ona göre çiçeklendirme yapıldı. O kreşteki çocuklar kreşin bahçesinde organik tarım yapıyorlar ve kendi ürettikleri domatesi salatalığı kahvaltıda toplayıp yiyebiliyorlar. Ziraat mühendisi bir arkadaşımızın desteği kreşin bahçesinde tarım da yapılıyor. Kokulu bitkiler çocuklarda çok ciddi alerji yapıyor. Bahçeye polenli hiçbir bitki ekilmedi. Ekilen ağaçların türlerine çok dikkat edildi. Amerika’daki bir makaleyi çevirdik bu konuyla alakalı oradan yol aldık aslında.
Kreşin isminin ‘Mevhibe İnönü’ olmasının hikayesini anlatır mısınız?
Genelde kreş isimleri kadın isimlerinden seçilir aynı gemiler gibi. Üretkenliği doğurganlığı ve öncülüğü kadınların Türk toplumundaki önemini anlatmak için. Mevhibe İnönü çok önemli bir Türk kadını. Kızı Özlem Toker var, İnönü ailesinin mirasçısı. Açılışta da onun desteği ile burayı yaptık. Mevhibe İnönü Latin harfleriyle yazan ilk Türk kadını, ilk otomobil kullanan kadın. Çağdaş Türk kadınlığını temsil eden Cumhuriyet’in dönüşüm safhalarında bir kadın o yüzden Mevhibe İnönü ismi konuldu.