İlk Engel Engellenmek
Prematüre bebek olarak dünyaya gelen ve retina damar gelişimi tamamlanmadığı için doğuştan görme engeli bulunan, Yeditepe Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı bölümü öğrencisi Fatih Yüksek ile 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde farkındalıklar üzerine konuştuk.
Haber ve Fotoğraf: Canser Seven
Birleşmiş milletler tarafından 3 Aralık 1992 yılında ilan edilen Uluslararası Dünya Engelliler Günü, bu sene 27. Kez kutlanıyor. Farkındalık oluşturmak amacıyla, sivil toplum kuruluşları tarafından dünyanın dört bir yanında etkinlikler gerçekleştirildi. Edirne’de Dünya Engelliler Günü dolayısıyla düzenlenen etkinlikte engelli vatandaşlar, farkındalık oluşturmak için sorunlarını ve taleplerini yazdıkları not kağıtlarını balonlara bağlayarak gökyüzüne bıraktı. Yeditepe Haber Merkezi olarak bu anlamlı günde okulumuzun başarılı öğrencilerinden olan Fatih Yüksek ile Çamlık’ta bir sohbet gerçekleştirdik.
Yeditepe Üniversitesi’nde, engelli bireyler için nasıl bir eğitim sistemi uygulanıyor?
Öncelikle bence sistem gayet iyi. Sınavlarda, öğrencilerin isteğine bağlı olarak okutman hoca geliyor. Hoca, sınavı okuyor ve öğrenci soruları cevaplıyor. Ya da, bilgisayara yüklenen dosya üzerinden sınavlar yapılıyor. Ben bilgisayar ile sınava girmeyi tercih ediyorum. Çünkü, daha rahat olacağını düşündüm. Hiçbir bilgisayardan farkı olmayan herhangi bir bilgisayara bir program yüklüyoruz ve kulaklık takıyoruz. Metni konuşmaya çeviren bir program diyebiliriz.
Toplumun, engelliler konusunda yeterli bilince sahip olduğunu düşünüyor musunuz?
Bizim toplumumuzun en önemli özelliği bu diye düşünüyorum. Çok duyarlı ve yardımseverler. Mesela birisi, karşıdan karşıya geçtiğimi gördüğünde nereye gidiyorsun, yardım etmemi ister misin diye mutlaka soruyor. Engelli birey sayısı az olduğundan herkesin bu konuda aşırı bilinçli olmasını bekleyemeyiz. Bana bir şeylerin farkında olabilmek için yöneltilen bütün sorulara elimden geldiğince cevaplıyorum.
Biz farklı değiliz
Çevrenizde size karşı yapılan, rahatsız olduğunuz bir olay ile karşılaştınız mı?
Bir gün arkadaşlarımla çay içmeye gitmiştik. Arkadaşlarımdan biri, kaşığı elimden alıp; ‘Bırak ben karıştırırım.’ dedi. Bunu kaba bir tavırla yaptı. Çok rahatsız olmuştum. Bizlere davranmak için özel sebeplere gerek yok. Bazı engelli arkadaşlarım bu konuda aşırıya kaçıyorlar. Bize böyle davranmayın, şöyle davranmayın şeklinde sürekli telkinde bulunuyorlar. Bunu kibarca ifade edebilecekken, internette resmen insanlara emir yağdırıyorlar. Bu beni rahatsız ediyor. Bir de sanki biz o kadar farklıyız, sanki farklı davranılması gerekiyormuş gibi düşünüyorlar. Toplumdan kendilerini bu şekilde soyutladıklarını düşünüyorum. Ben de toplumun bir bireyiyim ve bu topluma uyum sağlamak zorundayım. Neticede hepimiz bir bireyiz ve uymamız gereken kurallar var. Biz kendimizi toplumdan soyutladıkça, karşı taraf bizi daha çok dinlememeye başlıyor. Elimizden geldiğince birbirimize entegre olmalıyız. Bir şey isterken rica etmeliyiz. Bu benim hakkım, engelliyim ben şeklinde olmamalı.
Devletin size vermiş olduğu haklar nelerdir?
Devlet, engelli bireyin ailesine maddi anlamda yardımda bulunabiliyor. Birde engellinin üzerine araç falan alınırsa vergiden muaf olunabiliyor. Üniversite sınavında, engelli kişinin isteğine bağlı olarak ya Kiril alfabesini kullanacağı bir sınava giriyor ya da hem sınavı okuyacak hem de cevaplarını yazacak iki hoca talep edebiliyor. Bizlere sınav esnasında, aynı zamanda ekstra süre tanınıyor. Çünkü, okutmanın okuması uzun sürebiliyor. Birde ufak düzeyde ek puan olayı var. Haklarımız konusunda maalesef devlet tarafından yeterince bilgilendirilmiyoruz. Bu konuda birkaç sivil toplum kuruluşu çeşitli seminerler düzenledi ama devletin bu konuya biraz daha yoğunlaşması lazım.
'Kendi şansımı kendim yarattım.’
İlk engel engellemektir diye bir söz var, bu söz hakkında neler söylemek istersiniz?
Çok doğru bir söz. Engelli birey, ailesi ve çevresi tarafından hor görülürse, dışlanırsa kişi içine kapanır. Topluma faydası olacaksa da maalesef olamaz. Engelli birey engellendiği zaman, topluma faydası dokunmaz. Önleri açılırsa, eğitim açısından desteklenirse, o zaman kendisi de kendi potansiyelinin farkına varır. O zaman hem kendisi, hem de çevresi mutlu olur.
Engelli bireylere, iş hakkı tanınması konusunda bir eksiklik var mı?
Türkiye için konuşmayayım da, okuduğum kadarıyla dünyada görme engellilerinin %30-40’nın işsiz olduğu söyleniyor. Bende onlardan biri olmaktan çok korkuyorum. Mezun olduğumda iş bulmak istiyorum. Engellilik benim ana kimliğim olmadı hiçbir zaman. Zorluk çekeceğimi biliyorum ama pes etmeyeceğim.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü için neler söylemek istersiniz?
Eğer bir insan, engelinden dolayı karamsar davranıp ben okumayacağım engelliyim zaten diye düşünüyorsa öncelikle bu düşüncesinden vazgeçmeli. Çünkü, engelli olarak biz de bir bireyiz ve topluma uyum sağlamak zorundayız. Zorluk çekebiliriz tabi ki ama bunlarla başa çıkmayı bilmemiz gerekir. Bizlere belli haklar tanınıyor. O hakların verilmediği durumlarda bile kendi kendimize yetiyor olmamız lazım. Kesinlikle karamsar açıdan bakmamak lazım. Karamsar yaşarsak ve insanlara bir faydamız dokunmazsa, yük oluruz. Kendi şansımı kendim yarattım diyebilirim. Yabancı dil sınavında ilk 7 bine girdim. İyi bir puan ile girdiğim için okulda çeşitli burslarım var. Asla pes etmedim. Ailem ve öğretmenlerim bu süreçte hep yanımdaydılar. Onlara buradan çok teşekkür ediyorum. Onlar olmasaydı, bu noktaya varamazdım.
Dünya Engelliler Günü’nün, toplumda yeterli farkındalığı yarattığını düşünüyor musunuz?
Yenilenen dünyada birçok özel gün mevcut. Bu sadece Dünya Engelliler Günü için değil, Dünya Barış Günü gibi kutlanan birçok gün için geçerli. Bugünlerde etkinlikler yapılıyor, haberler gündeme getiriliyor ama sonra unutuluyor. Bu farkındalığı her gün gösteriyor olmamız lazım. Birçok kişi, bugünlerden pek etkilenmiyor. Temelden gelen bir eksiklik var. Örneğin, bu konuda küçük yaşlardan itibaren insanlar bilinçlendirilirse, bugünler daha anlamlı hale gelebilir. En eksik noktamız ise bu konuda verilen eğitimin yetersiz olması. Bence, ilkokuldan itibaren farkındalık dersi olmalı. Her hafta bir konu ele alınarak, çocuklar bu konuda yeteri bilinç düzeyine getirilmeli.