“Hasta, kardeşinden bile organ isteyemiyor”
Bu yılın başında organ nakli olan Gökhan Eker: "Organ nakli olduğumuzda dünyaya bir daha geliyoruz, şu an dünya benim için müthiş bir yer"
Haber: Canser Seven, Muhammed Çalışkan
Yeditepe Üniversitesi’nde, Organ Bağışı Haftası kapsamında “Hayat En Güzel Hediye” semineri düzenlendi. Seminere, Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Böbrek Nakli Kliniği sorumlusu Prof. Dr. Gürkan Tellioğlu, Yeditepe Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı ve organ nakli olmuş hastalar konuşmacı olarak katıldı. Organ bağışı konusunda daha fazla hassasiyet gösterilmesine dikkat çekilen etkinlikte, böbrek nakli olmuş hastalar geçirdikleri zorlu süreci dinleyicilere anlattı. Seminer konuşmacılarından Kartal Yakacık Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Müdürü Gökhan Eker ile bir söyleşi yaptık.
Hastalığınız süresince ne tür zorluklar yaşadınız?
İlk başlarda zor değildi tabii ki, birkaç tansiyon ilacıyla hayatımı sürdürüyordum. Daha sonra sağlığımı etkilemeye başladı. İşin en kötü tarafı diyalize başladığım zamandı. O zaman tamamen bir makineye bağlı kalıyorsunuz ve her şeyinizin önünde geliyor; çocuğunuzun, eşinizin, hayat planlarınızın. En basitinden bir tatile bile gitseniz, diyaliz olan yeri seçiyorsunuz. Çocuğunuzun bir programı oluyor, diyaliz gününe denk geliyorsa sıkıntı yaşıyorsunuz. Diyaliz tamamıyla kendinize göre başka bir hayat belirliyor, önce ben varım diyor. Onu aksattığımız zaman zaten yaşam kalitemiz çok düşüyor ve sonucunda belli zaten söylemeye gerek yok. Psikolojik olarak çok zorluklar çektim. Çünkü ben eğitimciyim, Avrupa projelerim var yani çok meşgul bir öğretmenim. Tam verimli olacağımız, ben bu işi yaparım dediğiniz çağda, bir anda ayağına pranga vuruluyor ve artık ben varım diyor. Alt üst oluyor hayatınız, kaba bir tarif olabilir ama kendimi insan ziyanı olarak hissettim, yaşama hakkım yok diye düşündüm. Ben bu psikolojiyi içimde yaşadım. En çok yanımda olan kişi eşimdi. O çok destek verdi, onun bir sözü beni hayata bağladı "İki tane çocuğumuz var, onların sana ihtiyacı var" demişti. Beni bu enerji ayakta tuttu.
Türkiye’deki hastanelerin bu konuda yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Tedavi anlamında zorluklar yaşadınız mı?
Devlet hastanelerinden özel hastanelerine kadar, bütün organ nakli merkezleriyle iletişime geçtim. Açık söylemek gerekirse, çok profesyoneller işlerini çok iyi yapıyorlar. Ama bence, bu sistemin başında olan bir kişi olan bir kişi olsaydım, şöyle bir ekip daha yanlarına koyardım. Diyalize girecek hastalar, en yakınından bile organ isteyemiyor. Organ istemek çok kötü bir şey; para değil, eşya değil, araba değil, canını istiyorsun yani. Devlet bu aşamada organ nakli konusunda bir ekip kurarak, hastanın ne yaşadığını, neler yaşayabileceğini birinci dereceden organ nakli yapabilecek kişilere anlatması lazım.
Dört yıl diyaliz tedavisi gördünüz, tedavinin sonunda eşiniz size donör oldu. İlk zamanlar eşinizin donör olmasını neden istemediniz?
Tek sebebi var, ona da söyledim; bana olan oldu, sana olmasın mantığı. Çünkü ben rahmetli babamdan şöyle öğrendim; erkek bir evin koruyucusudur, kendisini ailesi için siper eder. Düşünsenize böyle bir mantıkla kırk yaşına gelmişsiniz, bir yandan da eşinize senin canın yansın benim canım kurtulsun diyeceksiniz. Bunu kabullenmek çok zordu, kabullenemedim. En sonunda o beni ikna etti.
Türkiye’de organ nakli bekleyen çok hasta varken, organ bağışlamak isteyen çok az kişi var. Sizce bunun nedenleri nelerdir?
Kültür ve eğitim bence. En büyük sebebi, eğitim. İnsanlarımız aslında çok yardımsever, ama bu yardımseverliğini; malından, parasından yapabiliyor. Ama canından yapmaya gelince işin içerisine; din, kültür, eğitim kavramları giriyor. En büyük sıkıntıda, Allah onu öyle yaratmış o öyle yaşamak zorunda kavramı. Bunları eğitimle çözebiliriz, başka türlü çözemeyiz. İnsanlar nasıl kan bağışında bulunuyorsa, aslında organ bağışlamanın da normal olduğunu bu ülkeye anlatmamız lazım.
1979 tarihinde yürürlüğe giren Organ ve Doku Nakli Kanunu (müracaata dayalı gönüllülük) yerine ‘Otomatik organ bağışı’ şeklinde değişmeli diyen hastalar var. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bence otomatik organ bağışı olması lazım. Hastaneye yattığımda, devlet bana bakacak ve masraf edecek. Hastane can verme durumu olduğunda, bu devlet diğer hastalara benim organlarımı versin ki en azından onlara ekstra masraf etmesin. Yani devlet bana otomatik organ bağışı kapsamında tedavi etseydi, hem dört yıl bana masraf etmeyecekti hem de ben o kadar zorluk çekmemiş olacaktım.
Organ nakli bekleyen hastalar için neler söylemek istersiniz?
Oradaki hastalar bir şeye muhtaç, o da belli. Onlar kendilerini karanlık bir yerde hissediyorlar, tünelin ucu yok gibi hissediyorlar. Bunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki tünelin ucunda ışık var, yeter ki yürüyebilsinler. Umut var, umut her zaman insana enerji veriyor. Umutlarını kaybetmesinler.