Neden Boşanıyoruz?
Günümüzde evliliklerin süresi kısalıyor ve boşanma davalarının artışı ivme kazanıyor ya da bu durum medya ve toplumsal cinsiyet rollerinin değişiminin etkisiyle görünürlük kazanıyor.
Haber: Dilan Yılmaz
Evlilik iki kişinin aile kurmak üzere bir araya geldiği, hukuki hak ve sorumluluklar dahilinde gerçekleşen olay. Tarih boyunca insanlar, coğrafya ve toplumlarının kültür, töre, gelenek ve hukuki işleyişlerine göre bu olayı farklı şekillerde icra ettiler. Örneğin eşcinsel evliliklere hâlâ bazı ülkeler dışında hala yasal olarak izin verilmiyor. Bunun yanı sıra İslami örf ve âdetlerin etkili olduğu bölgelerde, birden çok kadınla evlenmek gibi bir hak tanınıyor erkeklere. Din olgusu tarih boyunca evlilik prosedürünü belirlemede etken oldu.
Tarafların kendileri tanışmadığı, aracı kişiler vasıtasıyla bir araya geldikleri görücü usulünden; din, mezhep, ırk ayrımı söz konusu olduğu takdirde evliliğe izin verilmemesine kadar birçok yaklaşım, temeli aile kurmaya dayalı yasal bir kurum olan evliliğin kriterleri olmaya devam ediyor. Bugün artık toplumsal cinsiyet rollerinin değişiyor olması ve bu konuda bilinç kazanılıyor olmasıyla ev içi sorumlulukların paylaşımından cinsiyetlerin evlilik içindeki konumuna kadar tüm dengeler farklılaşıyor.
Evlilik kavramını yeniden tanımladığımız bu süreçte boşanma davaları ne durumda ve Aile Hukuku nedir, ne değildir üzerine konunun uzmanı Avukat Afet Gülen Büberci ile görüştüm.
Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda Medeni Kanun kapsamında karşımıza çıkan Aile Hukuku başlığının içeriğini konuşalım. Kısaca Aile Hukuku nedir, neleri kapsar? Ne gibi durumlarda bu konuyla ilgilenmek durumunda kalırız?
Anayasanın 41. maddesi aileyi koruyan temel bir madde düzenlemesinde bulunmuş ve aileyi sosyal devlet ilkesi uyarınca korumayı taahhüt etmiştir:
I. Ailenin korunması ve çocuk hakları
Madde 41 – Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. 18 Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar. (Ek fıkra: 7/5/2010-5982/4 md.) Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. (Ek fıkra: 7/5/2010-5982/4 md.) Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.
Yine Medeni yasamızda TMK madde 194-199. maddeleri arasında aile birliğini koruyucu maddelere yer verilmiştir. Aile hukuku başlığı nişanlılık, evlenme, evliliğin tabi olduğu hükümler, evliliğin sona ermesi halleri ve boşanma ve mal rejimleri konularını içinde barındırmaktadır. Tüm bu hususlarda aile hukuku ile ilgili hüküm ve içtihatlardan yararlanırız. Toplumda yoğun olarak mal rejimi, bilirkişi olarak en çok uyguladığımız başlıklar ve boşanmaya ilişkin maddelerdir; bunun ardından mal rejiminin tasfiyesi süreci de gelmektedir.
Aile ve boşanma konularında uzman bir kişi olmanızdan ötürü sizin, olaya sosyolojik açıdan yaklaşımınızı merak ediyorum. Takip ettiğimiz kadarıyla, zaman geçtikçe evlilikler daha kısa süreli olmaya başladı ve boşanma davalarının sayısı da artış gösterdi bu paralelde. Evliliklerin süresinin kısalması toplumsal cinsiyet rollerinin değişmesi ve bu konuda bilinç kazanılmasıyla ilintilendirilebilir mi? Ya da toplum olarak sabrımızın ve tahammülümüzün azalması, bir şeylere erişimin kolaylaşmasıyla mı ilgili daha çok? Bu durum iyi mi kötü mü ya da her ikisinden de biraz mı? Görüşlerinizi paylaşır mısınız?
Evliliklerin süresinin kısalmasında elbette birden farklı sebepler söz konusu; öncelikle çağın internet çağı olması, sosyal medya ve internette geçirilen sanal zamanın son derece fazla olması, kişilerin birbirlerini iyi tanıyamaması ilişkilere kolay başlanıp ilişkilerin kolay bitirilmesini getiriyor kuşkusuz.
Bunun yanı sıra toplumsal cinsiyet rollerinin değişmesi kadının hem evde hem işte erkekten ayrı olarak rolleri paylaşmadan çalışmasının beklenmesi zaman içinde pek çok kadını, özellikle çocuk doğumundan sonra boşanma noktasına getiriyor; yahut ekonomik özgürlüğü olan kadın eskiden çekmek zorunda kaldığı şeyleri artık çekmeme iradesi gösterebiliyor. Kadının haklarının farkına varması, seçme şansının olması elbette iyi bir durum ancak rollerin eşit paylaşılamaması sonucunda kadın bekar anne olarak da boşandıktan sonra ağır yükleri tek başına göğüslemeye devam etmekte. Dolayısıyla zaman çalışan kadını güçlü olsa dahi yormaya ve kadına yüklenmeye devam ediyor; bu süreç erkek egemen zihniyetin hayatı paylaşmaya başlayacağı güne değin böyle devam edecek. Bu durumun değişmesi de biz kadınların yetştirdikleri çocuklarla umuyorum gelecekte mümkün olacak.
Danışmanlığını yaptığınız ya da davayı üstlendiğiniz olayların geneline baktığınız zaman, Aile Hukuku kapsamında soruyorum, genel olarak ne gibi konularda anlaşmazlık yaşıyor insanlar?
Ben sorunun temelinin iletişimsizlik olduğuna inanıyorum; iletişimsizliğin ardından şiddetin her türlüsü gelecektir, gelmektedir. Kadın erkek ilişkisinin kişisel yolculuğumuzda bir yere hizmet ettiğine inanıyorum; hiçbir ilişkinin sebepsizce hayatımızda yer bulmadığına... Bu nedenle suçlu aramaktansa kendimize dönerek eksiklik, ihtiyaç ve zaaflarımızı anlamamızın bize uygun ilişkiler getireceğine inanıyorum. Bu her zaman mümkün olmadığından en büyük sıkıntıyı çekişmeli boşanmalardaki dava sürecinde kişilerin birbirlerini ağır derecede travmatize etmesi olarak görüyorum; savaş uzun soluklu devam ediyor, çocuklar etkileniyor ve cehennemi yaşıyor insanlar. Süreci psikoterapi alınan, sonuçlara odaklı ve karşı tarafı karalayan değil; fiili olaylar üzerinden eylemleri irdeleyen bazda tutmayı başarmak zorundayız.
Bildiğim kadarıyla kadın ve çocuk haklarını da bünyesinde barındırıyor Aile Hukuku. Bunu bize biraz açar mısınız? Boşanmaların genel profilinde kadın ve çocuklar ne gibi durumlarla karşı karşıya kalıyor, nelerin üzerinde durulması gerekiyor?
Erkek egemen zihniyet, kadın çalışsa da ekonomik gücü elinde barındırıyor, bu nedenle erkeğin en büyük kozu parayı kesmek. Kadın geçinmek, hukuk hizmeti almak, çocuğuna bakmak konularında çok büyük zorluk yaşıyor; kadın da erkeği zaman zaman çocukları göstermemekle ya da az göstermekle cezalandırabiliyor . Elbette burada asıl mağdur çocuklar oluyor. Bu nedenle tarafların kendi menfaatlerini arka plana atıp ilişkiyi makul seviyede tutarak boşanmayı başarabilmeleri büyük önem taşıyor. Süreçte ailelerin, dostların çocukları düşünerek kışkırtıcı davranmamaları, kişilerin mümkünse uzmanlardan yardım almaları, çocukları için de yardım alabilmeleri büyük önem taşıyor.