Haber : Lara Yıldız Daysal

Aşk, entrika, erotizm ve saplantılarla dolu ‘You’ dizisindeki Joe iki sezon boyunca seyirciyi kendine mıknatıs gibi çekiyor. Duygusal zekasıyla kendi iç hesaplaşmalarının derinliklerine indiğimiz karakterin, toplumda ahlak dışı karşılanabilecek davranışları bizlere iyimserleştirilmiş olarak sunuluyor. Sempati duygumuz dürtülerimizle birleşince kişiye olan zaaf tetikleniyor.

Raymond Chandler'ın da dediği gibi, “Hiçbir tuzak, kendinize kurduğunuz tuzak kadar tehlikeli değildir." İlişkilerdeki obsesiflik durumunun nedenini ilk sezonda çözümleyemesek de ikinci sezonda gösterilen flashback sahnelerle Joe’nun travmasını anlayabiliyoruz. 

Neden Joe gibi karakterler ilgimizi çekiyor? 

Öznel olarak bir analiz yaparsak, Joe aslında sosyal alanlarda çokça karşımıza çıkan kişilerden biri. Kendilerini çok iyi saklayabilenler ya da belli semptomlar gösterebilenler olarak  var oluyorlar. 

Joe gibi karakterleri sevmemizin nedeni derinlere indiğimizde Freud ile başlıyor. Obsesyon derecesindeki tek bir kadına bağlılık ‘Oedipus Kompleksi' ile ilişkilendirilebilir. Müthiş bir hemcins nefreti ve onları sürekli tehdit olarak görme de bunu destekliyor.

Freud’a göre; erkeklerin tanıdığı ve yakın temasta bulunduğu ilk kadınla olan ilişki, heteroseksüel erkeğin ileride yaşamındaki tüm ilişkilerini bilinç dışı şekilde fazlasıyla etkiliyor. Anneye olan bir türlü ulaşamama ile sürekli iç  içe olma durumunun karmaşa yaratması, insanı hayatındaki seksüel ve duygusal paylaşımda bulunduğu insana da yansıyor. Bu kişilik travmasına sahip olan bireylere acıma hissediyoruz. Bu acıma da anne şefkatiyle birleşiyor. Salgılanan oksitosin de beynimizde şefkat ve acıma duygularını tetikliyor. Sevgi kavramı böylelikle başka bir boyuta evriliyor. 

Aslında tüm bu sözlerin sonucunu en başta belirttik. Ağır bir ‘Oedipus Kompleksi' ve narsisizm. Çünkü narsisizm temelinde de büyük bir aşağılık kompleksi ve hayatı tek bir varlığa (birey, nesne, fetişizm..) adama söz konusu.