Yeditepeliler Mario Levi'yi Andı
Türk edebiyatının değerli ismi Mario Levi, Yeditepe Üniversitesinde anıldı. Anma törenine ailesi, öğrencileri ve birçok çalışma arkadaşı da katıldı.
Haber: Berna Tunç, Öykü Karabay, Efe Ekinci
Fotoğraflar: Öykü Karabay, Efe Ekinci
Yazar ve akademisyen Mario Levi, vefatının ardından öğrencileri ve çalışma arkadaşları tarafından Yeditepe Üniversitesinde anıldı. 60. Kütüphane Haftası kapsamında, 26 Mart Salı günü yapılan törene Levi'nin eşi Ece Levi, küçük kızı Masal Levi ve ikiz kızları Deniz ve Pınar Levi de katıldılar.
Törenin açılışında konuşan Yeditepe Üniversitesi kurucusu ve onursal başkanı Bedrettin Dalan, Türk edebiyatının çok büyük bir yazarı ve Türk milliyetçisini kaybettiğini vurguladı. Dalan, "Mario Levi'nin ismi bu üniversitede, Türkiye’de hiçbir zaman unutulmayacak. Edebiyat fakültesinden bir sınıfa onun adını verelim, adını yaşatalım” diye konuştu.
Dalan'ın ardından Yeditepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Canan Aykut Bingöl söz aldı. Önceki yıllarda kütüphane haftasına Mario Levi ile nasıl hazırlık yaptıklarını anlatan Bingöl: "Bu hafta kütüphane haftası. Daha önce, özellikle pandemi öncesinde kütüphane haftasını hep birlikte kutlardık. Onun kitaplarını öğrencilerle paylaşırdık. Hatta bir toplantıyı çamlıkta yapmıştık, hava da çok güzeldi. Orada her zaman söylediği gibi, 'İstanbul'un tüm sokaklarını kitaplaştıracağım' demişti. Bir de bir karga hikâyemiz vardı. Ben kargaları çok severim. Beraber kargalar üzerine hikâyelerden bahsetmiştik. Onun bize verdiği neşe, umut ve insana dair her şey, gerçekten hep yaşayacak. Ben kendisini çok güzel bir şekilde hatırlıyorum ve hatırlayacağım" dedi.
Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Budak da, kendisinin 50 yıldır, Levi'nin ise 500 yıldır İstanbullu olduğunu ve bu süreçte birçok şeyi çok iyi bir şekilde sezip karşı tarafa aktardığını söyledi. Budak sözlerini, Levi'nin "Size Pandispanya Yaptım" kitabından yaptığı bir alıntıyla sürdürdü:
"Orada bir bölüm var. O bölüm 'alikobeni' adını taşıyan bir bölüm. Bölümün hikâyesi, belki de Mario Levi’nin kültür aktarıcılığı yönünü çok iyi ifade etmektedir diye düşünüyorum. Şimdi, çocuk eve geliyor. Annesi o sırada meşgul, diyor ki, git Matilda Teyzene ya da Fatma Teyzene her neyse, o an orada hangisi aklına gelmişse, sana bir alikobeni versin, onu ye diyor. Çocuk da gidiyor, kapıyı çalıyor: 'Matilda Teyze ben geldim, bana bir alikobeni yapacakmışsınız.' Komşu teyze 'Tamam çocuğum, gel otur' diyor ve o gün evde ne varsa çocuğa onlardan veriyor. İşte, başka bir gün çocuk Madam Ester'e gidiyor. O, ona başka bir şey veriyor. Meğer efendim, bu alikobeni, bir yemeğin adı değil de bir kültürün adıymış. Adı, 'alıkoy beni', yani Türkçe iki kelimenin bir araya gelmesinden oluşuyor. Hem Sefarad Yahudileri arasında hem de o dönemin İstanbul kültüründe alikobeninin önemli bir yeri var. Çocuk uygunsuz bir zamanda eve gelmiş olsa veya annesinin bir işi olsa gidiyor, komşudan alikobeni istiyor. Onlar da onu alıyorlar, alıkoyuyorlar ve yemeğini yedirip gerekli zamanda, gerektiği kadar ağırlıyorlar. İşte Türk kültür ayrıntıları, İstanbul’a dair bütün bu unsurlar Mario’nun bütün eserlerine neredeyse yansımış vaziyette."
Mario Levi, Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesinde yıllarca öğretim görevlisi olarak çalışmış bir isimdi. Anma töreninde konuşan Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Başkanı Prof. Dr. Pelin Hürmeriç, "Ben de binlerce Yeditepe öğrencisi gibi Mario Hocanın öğrencilerinden biriyim. Mario Hoca, bana eğitimci olmanın yalnızca derslerle sınırlı olmadığını, öğrencilere, öğrencilik sırasında gerektiği zaman bir hoca çoğu zaman da bir dost gibi davranarak gösterdi” ifadelerini kullandı.
Mario Levi’nin eşi Ece Levi de "Mario, hocalıktan önce çok fazla iş yaptı; fakat bana ‘Benim dönüm noktam Yeditepe oldu' derdi” şeklinde konuştu.
Törenin sonunda Levi'nin eşine ve kızlarına, Yeditepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Canan Aykut Bingöl tarafından çiçek takdim edildi.