“Gazetecilik Meraktan Beslenir"

“Gazetecilik Meraktan Beslenir"

İlgili konu

Birçok mesleğin eğitimi sürecinde olduğu gibi gazetecilik eğitimi de geçmişten günümüze bir takım değişiklikler geçirerek günümüze geldi. Araştırmayı, sorgulamayı, doğruyu ve gerçekleri merak edenlerin yapması gereken bu meslek her devirde gençlerin yapmayı düşledikleri meslek grubu arasında kendine yer bulabildi.

Haber: Abdulfettah Bostan

Halkın doğruyu ve gerçekleri bulmasına yardımcı olmayı kendine görev edinen gazetecilik, tarihsel süreçte çok farklı evrelerden geçerek günümüze geldi. Varlığını merak duygusuna, araştırmaya ve sorgulamaya borçlu olan bu meslek, daha bilinçli toplumların var olması için çalıştı ve çabaladı.

Halkın haber alma ihtiyacını karşılayan gazetecilik mesleği, her dönem saygınlığını korudu. Doğruyu çarpıtmadan vermek, halkı gerçeklerden haberdar etmek olan gazetecilik temelde merak duygusundan ve sorgulamaktan beslendi. Güncel toplamsal değişim ve teknolojik gelişmelerle birlikte geçmişten günümüze varlığını sürdürdü. Türkiye’de üniversite seviyesinde iletişim eğitimin başlamasının üzerinden yetmiş yıl geçti. Bu süreç ilk olarak İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi bünyesinde Gazetecilik Enstitüsü’nün kurulmasıyla başladı. Pratik yapmak ve mesleki amaçlarla başlayan medya ve iletişim eğitimi; 1950 yılı itibariyle “Basın Yayın Yüksek Okulu” düzeyinde kurumsallaştı. 1980’li yıllarda ise lisansüstü seviyesine çıktı ve 1990’lı yıllarla birlikte fakülte düzeyinde verilir hale geldi.

Gazeteciliği kitaplardan ya da sosyal medyada kaynağı belli olmayan paylaşımlardan değil, akademinin tam da içinden tanımak, tanıtmak ve gazeteci olmak isteyenlere fikir vermek istedik. Önce Yeditepe Üniversitesi Gazetecilik Bölümü Araştırma Görevlisi Fahri Kaan Arslan ile akademik bir bakış açısı kazanmak, sonrasında da mesleği öğrenmek için eğitim alan gazetecilik bölümü 3. sınıf öğrencisi Semih Demirhan ile gazetecilik eğitimi üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

‘‘Gazeteciliğin temeli meraktır’’

Gazetecilik okumak isteyenler hangi özelliklere sahip olmalılar?

F. K. Arslan: Gazetecilik okumak isteyen öğrencilerin, bence her şeyden önce merak duygusuna sahip olmaları gerekiyor. Çünkü gazeteciliğin temelinde bu duygunun olduğunu düşünüyorum. Gazetecilik gerçekten zor bir iş. Bu sebeple gazetecilik okuyacaklar, merak duygusuna ek olarak, gazetecilik mesleğini yapmaya da hevesli olmalılar. Hevesin yanı sıra birtakım karakteristik özellikleri de taşımalılar. Bence bu karakteristik özelliklerin başında, çevresindeki insanlarla iletişim kurabilme yetisi gelir. Gazetecilik yapmayı düşünen birisi, eğer soru sormaktan imtina eden, çekinip utanan biriyse mesleğini yaparken bu durum ciddi eksiklikler yaratabilir. Bu bağlamda, iletişim kurabilme becerisinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Gazeteci adaylarının, meslek hayatı boyunca karşılaşabilecekleri zorluklara göğüs gerebilmeleri için de, bu değindiklerimin de dışında birtakım karakteristik özelliklere sahip olması gerekmektedir. Kararlılık, bir olay veya bir şeyden çok çabuk vazgeçmemek ve cesaret bu özelliklerin başında gelir.

‘‘İnsani ilişkiler önemli’’

Öğrenciler eğitimleri boyunca kendilerini geliştirmek için neler yapmalılar?

F. K. Arslan: Öncelikle, temel bir yol haritası çizip buna göre hareket etmeleri gerekir. Eğer öğrenci dış habercilik yapmak istiyorsa; dil öğrenmesi ve uluslararası haber akışını takip etmesi gerekir. Buna dair entelektüel arka planın oluşturulması faydalıdır. Ya da ekonomiyle ilgiliyse ekonomiyle ilgili bir şeyler okuması gerekir. Ama ne olursa olsun, hangi alanda olurlarsa olsunlar bir sohbet ortamında bile olsa, herhangi bir konu hakkında fikrini söyleyebilecek, düşüncesini ifade edebilecek bir birikime sahip olmalılar. Çünkü yarın bir habere gittiği zaman, haberin konusu bilmediği bir konuysa eğer; o konuyu dakikalar ve saatler içinde öğrenebilmesi her zaman mümkün olmayabilir. Dolayısıyla muhabirin bir altyapıya sahip olabilmesi gerekir. Bu altyapı da hangi alanda olursa olsun; çok okumaktan ve entelektüel bir arayışta olmasında saklıdır. Bunun yanı sıra, teknolojinin gelişmesine paralel olarak gazetecilik aygıtları da değişiyor. Bununla birlikte gazetecilik konsepti de her geçen gün gelişebiliyor. Bu gelişime de bir gazetecinin ayak uydurması gerekiyor. Teknolojik aygıtların takibini yapabilmesi ve mevcut teknolojik gelişmelerin ışığında kendini mutlaka güncelleyebilmesi şart. Bunların dışında öğrencinin bu eğitim süreci boyunca çevresindeki insanlarla olan iletişimini iyi tutması gerekir. Sonuçta bu eğitim süreci boyunca öğrenci; hem sektörden insanlarla karşılaşacak hem de hocaları ve ileride meslektaşı olacak insanlarla bir arada olacaktır. Bu sebeple insani ilişkilerinin iyi olması gerekir.

Bir gazetecinin iyi bir gözlem yetisine de sahip olması gerekir. Örneğin, otobüse bindiği zaman orada bir problem gördüyse buna haber odaklı bakabilmeli; konu veya olaya sorgulayıcı bir şekilde yaklaşabilmelidir. Bu bağlamda da çevresine daha eğitim sürecinden başlayarak, o gözle bakmayı bir alışkanlık haline getirmesi; ilerideki meslek hayatı açısından bence faydalı olacaktır. Öğrencinin baktığı her şeye bir gazetecinin gözüyle bakabilmeyi öğrenmesi lazım ve bunu daha şimdiden alışkanlık haline getirmesi ilerideki meslek hayatı açısından önemli. Sektöre girdiğinde; dil bilen, entelektüel alt yapısı olan ve teknolojik aygıtlarla arası iyi olan biri olmasının yanında bir gazeteci gibi düşünme biçimine de sahip olması ona bir artı değer katacaktır.

Okulda verilen eğitimin yanı sıra öğrencilerin; atölyeler, çeşitli konferans ve seminerlerle sektörde nelerin olup bittiğini öğrenmesi gerekir. Bunlar sadece haberciliğin teorik bağlamında değil, aynı zamanda mesleğin temel dinamikleri içerisinde karşılaşabilecekleri birtakım problem ve olgularla daha önceden karşılaşmaları açısından önemlidir. Diğer taraftan gazetecilik bir hayat tarzıdır. ‘‘Ben 9’da mesaiye başladım saat 6’da bitirdim.’’ işi değildir. Her anı gazeteci gibi yaşadığın ve düşündüğün bir meslek.

Tercih yaparken üniversitelerde hangi üç özelliği aramalılar?

F. K. Arslan: Üç özellik belirlemek biraz zor. Bu özellikler; insanın kendi koşullarına göre farklılık gösterebilecek, kendi ilgi alanlarına, hayat tarzına, hayatına ve yaşadıklarına, imkanlarına göre farklılık gösterebilecek şeyler. Bana kalırsa, bir üniversitenin hoca kalitesi çok önemli. Ayrıca, o hocaların kalitesi kadar o hocalarla iletişim kurabilme potansiyeli ve kapasitesi de. Örneğin, hoca çok iyi bir hoca olabilir ve ders açısından verimli olur. Ama onun dışında hiçbir şekilde bir şey soramadığın, çekindiğin bir ilişki biçimi de çok sağlıklı olmaz. Diğer yandan gazetecilik eğitimi için teknik yeterlilikler önemli.
Öğrenci, teknolojiyi takip edebilmeli ve gazetecilik faaliyetlerini yürütebilmesi için birtakım aygıtlara hakim olabilmelidir. Bu da büyük oranda gazetecilik okurken bölümün sahip olduğu teknik
imkanlarla belirlenir düşüncesindeyim.

Öğrencinin sektörle bağ kurabilmesine ön ayak olması açısından üniversitenin sektörle olan bağı çok önemli. Bu bağ nedir? Özellikle okulda ders veren öğretim görevlilerinin sektörel tecrübeleri, sektörden gelen hocaların birikimleri ve öğrencileri mesleki anlamda doğru kanalize edebilmeleridir. Gazetecilik öğrencisi için staj döneminin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Zaten kişisel olarak gözlemlediğim kadarıyla, bir kurumda staja başlayan öğrencilerimizin; iyi bir performans gösterip, kendilerini ispat ettikleri takdirde mezuniyetlerinden sonra çoğunlukla stajını yaptıkları kurumlarda işe başladıklarını gözlemledim. Bu da sektörle olan bağın ne denli önemli olduğunun bir göstergesi aslında.

Gazetecilik bölümünü tercih edecekler, tercih aşamasında nelere dikkat etmeliler?

S. Demirhan: Üniversite tercih dönemi, birçok gencin hayatının en heyecan verici ve en tatlı dönemlerinden bir tanesi. Bence gazeteciliği tercih edeceklerin cevaplaması gereken en önemli soru ‘‘Bu bölümü okumayı gerçekten istiyor muyum?’’. Bu soru birçok bölüm için sorulması gereken bir soru ama gazetecilik okumayı düşünenler bu soruyu kendilerine muhakkak sormalılar. Çünkü gazetecilik bireyin hayatını doğrudan etkileyecek bir meslek. Bu sorunun cevabı ise aslında şu sorulara verilecek cevaplar da saklı. Yazmaktan hoşlanıyor musunuz? Araştırmayı seviyor musunuz? Yeni şeyler keşfetmekten haz alıyor musunuz? İnsanlara bir şeyler katmaktan, onları bir şeylerden haberdar etmekten mutlu oluyor musunuz? Durmadan yeni bilgiler üretmek, irdelemek, sorgulamak gibi bu tür şeylerden hoşlanıyor musunuz? Eğer tüm bu soruların cevabı ‘’Evet’’ ise, düşünen arkadaşlara gazeteciliği yazmalarını öneririm.

‘‘Gazetecilik bir sabır işi’’

Gazetecilik eğitimi almayı düşünen öğrencilere; eğitimleri süresince kendilerini geliştirebilmeleri adına öneride bulunacağınız üç şey ne olurdu?

S. Demirhan: Öncelikle insan sorgulamalı. Bu sadece gazetecilik öğrencileri için değil, her insanın doğası gereği sorgulama yapması gerektiğini düşünüyorum. Sorgulamak, gazeteciliğin bir görevidir. İkincisi, kesinlikle dil öğrensinler. Çünkü yapacakları iş gazetecilik ve bu meslek uluslararası bir meslek. Gazetecilik sadece Türkiye’den ibaret değil. Günümüzde yurt dışında meydana gelmiş olayların birçoğu TV ve gazetelerde dış servisler aracılığıyla yayınlanıyor. Bu servislerde görev alabilmek ve çalışabilmek ise yabancı dil bilmekten geçiyor. İyi bir gazeteci İngilizce bilmenin yanı sıra ilgi alanı içerisinde olan coğrafyanın da dilliyle okuyup konuşabilmelidir. Örneğin: Orta Doğu haberciliğine ilgili bir gazeteci, çok iyi derecede Arapça ve Farsça bilmelidir. Staj süreci, ilk başlangıçta çok sıkıcı gelebilir. ‘‘Hiçbir şey yapmıyorum, oturuyorum, çok sıkılıyorum, haber yazmıyorum, gazetecilikten beklediğim bu mu?’’ diye düşünebilirsiniz ama gazetecilik birazcık sabır isteyen, bekledikçe üstüne koya koya ilerleyen bir süreç aslında.

Genellikle stajınızı gazete okutmakla başlatırlar. Sizden günlük olarak gazeteleri okumanız beklenir. Ardından sizden birkaç cümlelik kaza, deprem ve cinayet haberleri yazmanız istenir. Daha sonraları sizin isteğiniz ve arzunuz doğrultusunda özel haberlere çıkarsınız. Bu süreç bu şekilde öğrenerek ve üstüne kataraktan devam eder.

Stajını yapacaklara tavsiyem; geçip bir kenara oturmasınlar. Çalışanların yanına gidip, ‘‘Bu ne? Bu nasıl oluyor? Haberde niye bunu verdik? Bunu nasıl kullanmalıyız? Bunu nasıl yapmalıyız?’’ gibi sorularla irdeleme yapsınlar. Çünkü siz bir şey sormadıkça kimse size bir şey öğretmez. Örneğin; bir kaza olduğunda, gidip siz koşturacaksınız. Araba nasıl çarptı? Ölen var mı? Araç kaç hızla geliyordu? gibi soruların cevaplarını, siz sormadıkça kimse size bu bilgileri vermez. Siz birine bir şey soracaksınız ki o size cevap versin. Konuyu sizin kendiniz kovalamanız lazım. Bu da tamamen içinizden gelen istekle olacak bir şey. Gazetecilik zoraki olarak; ‘‘yazdım öyle oldu, boşta kalmayayım, annem ve babam istedi.’’ Gibi düşüncelerle yapılabilecek bir meslek değil. Merakınız varsa yaparsınız, diğer türlü hayat ilerlemez. Çünkü birileri sizi bir kere zorlar. İki kere ya da bilemedin üç kere zorlar. Dördüncüde artık sizin yapmanızı beklerler. Siz yapmazsanız işinizden de, dört yılınızdan da ve hayatınızdan da olursunuz.

‘‘Duayenlerin bıraktığı eserlerden faydalansınlar!’’

Son olarak, gazetecilik okuyacak olan arkadaşlarım, gazetecileri ve hayatlarını araştırsınlar. Cumhuriyetten günümüze gazeteciliğe baktığımızda çok önemli isimler var; Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Mehmet Ali Birand, Uğur Dündar ve daha niceleri. Bu isimlerin yazmış oldukları kitaplar, köşe yazıları ve denemeler okunmalı, çekmiş oldukları belgeseller muhakkak izlenmeli. Kısacası, duayenlerin bıraktıkları eserlerden faydalansınlar!